Kalın bağırsak kanserlerinde laparoskopik cerrahinin açık cerrahiden farkı nedir?

Kalın bağırsak kanserlerinin tedavisinde cerrahi altın seçenektir. Mutlaka eğer gecikilmiş vakada ise cerrahinin uygulanacağı kesindir. Yalnız küçük bir ayrıntı olarak söylemek isterim ki makattan itibaren ilk on santimdeki saptanan tümörlerde cerrahi öncesi radyoterapi dediğimiz ışın tedavisinin uygulanması gerekmektedir. Çünkü bu uygulama kanserin tekrarını otuz oranında düşürmektedir ki bu cerrahi için oldukça önemli bir rakamdır. Bu nedenle ilk on santimdeki makattan itibaren, ilk on santimdeki tümörlere öncelikli radyoterapi uygulamanın doğru olduğuna inanırız. Kalın bağırsak kanserlerinin tedavisinde diğer bir altın standardımızda TME adını verdiğimiz total Mezopoliksizyon'un açılımı olan bir yöntemin uygulanmasıdır. Bu yöntemde benzer şekilde tekrarlarda, yüzde otuzlarda bir azalma görülmektedir. Bu yöntemle de yapılması çok önemlidir. Bu iki yöntemi bu iki altın standardı aklımızda tuttuktan sonra kalın bağırsak kanserlerini kapalı ya da açık cerrahiyle yapmak mümkündür. Kapalı cerrahi kişinin, doktorun tecrübesi, bu konudaki deneyiminin asıl ön plana çıktığı bir cerrahidir. Yaklaşık ülkemizde bin dokuz yüz doksan ikilerden beri veri kapalı cerrahi kullanmaktadır. Kapalı cerrahinin artık birçok alanı içine almıştır ve kalın bağırsak kanserleri de bunların başında gelmektedir. Deneyimi yeterli olan kişilerin kapalı cerrahi uygulaması esastır. Açık cerrahide yapılanların tamamı kapalı cerrahide de yapılmaktadır. Kapalı cerrahide bir eksiklik yoktur. Birebir aynısı yapılmaktadır açık cerrahinin. Bir diğer akla takılan soru kapalı cerrahide görmeden yapmak gibi bir anlamsız sorudur. Kapalı cerrahide ekrandan görülür. Görüntü de normal gözün gördüğünün arzu edilirse yirmi kat büyüğüne kadar çıkartılabilir. Aslında çok daha iyi görünür. Burada hep örnek vermek istenirse bir odaya kapıdan bakmakla odanın içine gezip dolaşmak arasındaki fark gibidir. Odaya açık cerrahi odanın kapısından içeri bakılır. Kapalı cerrahide ise odanın içine girip dolaşılır kamera vasıtasıyla. Olay aslında budur. Bu nedenle görmeden ameliyat edilmiyordur kapalı cerrahide. Tabii ki çok büyük avantajları vardır kapalı cerrahinin. Bunların başında ameliyat sonrası dönemin mükemmel geçmesidir. Kişide karnında büyük bir yara olmadığı için kişinin ameliyat sonrası dönemdeki ağrıları azalmakta. Bağırsak hareketleri kişinin karnı açılmadığı için çok çabuk gelmekte. Normal doğal düzenine dönmekte ve kişinin hospitalizasyon yani hastanede kalış süresi de belirgin olarak azalmaktadır. Ayrıca ameliyat sonrası dönemde eğer tedavi gerekliyse bu tedavilere başlama süresi hızla azalmakta. Ameliyattan sonra yara enfeksiyonu ya da geç dönemdeki fıtık ameliyat yeri fıtığı riski de kaybolmaktadır. Dolayısıyla kapalı bugün dünyanın kabul ettiği önemli bir cerrahi metodudur. Burada doktorun kendi deneyimleri ışığı altında kapalı ya da açık cerrahi kararı vermese en doğru olanı olacaktır. Ama şunu bilmek gerekir ki dünya yavaş yavaş kapalı cerrahiyi daha ön plana çıkarmakta ve kapalı cerrahi uygulamasını savunmaktadır. Bizim de bunlardan ayrı düşmememiz gerektiğine inanmak istiyor bütün cerrahlar. Bu nedenle de kapalı cerrahiye, kolon cerrahisinde giderek öne çıkar dediğim gibi bunun aslında temel nedeni ameliyat sonrası dönemin oldukça konforlu geçmesi ve kişinin günlük hayatına çok hızlı dönmesidir. Üstelik bunları yaparken hiçbir eksiklik, hissetmeden hiçbir eksik iş yapılmadan bu kaçınılmaz bir fırsattır.